Kars son yıllarda gördüğü ilgiyi fazlasıyla hak eden bir şehir. Kars gezilecek yerler, görülecek şeyler konulu ufak bir araştırma yaptığınızda karşınıza onlarca bilgi çıkacak Ama Boğatepe Köyü ve kahraman kadınları bu ilgiyi belki de en çok hak edenlerden biri. Çünkü Boğatepe Köyü, hem bir film senaryosunu anımsatan ilginç tarihi hem de her mevsim bir tabloyu andıran güzelliğiyle gözlere, hem ruhlara, hem de midelerimize hitap ediyor.
İçindekiler
Kars’ın 40 Km kuzeyinde Artvin yolu üzerinde şimdilerde 400 nüfuslu bir köy burası. Deniz Seviyesinden 2667 metre yüksekte kendinizi İsviçre Alplerinde hissedeceğiniz bir yer.
Eski Adı Zavot köyü yani Rusça’da fabrika anlamına geliyor. Şimdilerde köy sakinlerinden İlhan Koçulu ve köy kadınların birlikte kurduğu ‘Boğatepe Çevre ve Yaşam Derneği’nin büyük başarıları sayesinde meşhur. Çünkü bu dernek sayesinde köy kadınları yalnız mandıralarda kaşar ve gravyer peyniri ve daha 16 çeşit peynir üretmekle kalmıyor. Köyde yetişen 650 çeşit tıbbı bitki üretimi, işlemesi, sağlık, beslenme, yöresel yemekler, yöresel kahvaltılar, seracılık, sunum , hitabet, pazarlama, ve hatta akıcı Fransızca biliyor. Bu köy bugün Newyork’tan Honghong’a kadar dünyanın dört bir noktasına ünlü Kars Gravyer peyniri ve Kars kaşarı satıyor.
Boğatepe Çevre ve Yaşam Derneği’nin asıl hedefi kırsaldaki kadının, eşinin arkasında önünde değil yanında yer almasını sağlamak. Derneğin internet sitesinden daha ayrıntılı almak için burayı tıklayabilirsiniz.
Köydeki evlerin pek çoğunda pansiyonculuk yapılıyor. Konaklama yapmasanız da köy kahvaltısına gitmeniz mümkün. Boğatepe’de köy kahvaltısı menüsünde umaçlı köy helvası, kete, dedebaba pastası, yahşör, çeçil peyniri, köy fetiri, köy yumurtası ve daha bir çok yöresel ürünlerin ikram edildiği nefis bir kahvaltı sunuluyor…
Rusya Leningrad (St Petersburg) civarında yaşayan bir topluluk Malakanlar. Aslen beyaz Ruslar. Hıristiyanlar ancak Ortodokslar gibi kiliseye, haça ikonlara tapmıyorlar. Allah ile aralarında hiç bir aracı tanımıyor doğrudan O’na ibadet ediyorlar. Savaşmayı red ediyor, en büyük günahın kan dökmek olduğuna inanıyorlar
1800’lerin başında Çarlık Rusya’sı onları ve inançlarını baskı altına alamayınca nasılsa Türkler ezer yok eder diye Kars’a sürüyor. Bir de büyük günahları var ki SÜT içiyorlar. Ortodoks kilisesinde büyük günah olmasına rağmen saflığın simgesi olan süt olmazsa olmazları. Zaten Rusça ‘Moloko’ da süt anlamına geliyor
Oysa çalışkanlıkları, dürüstlükleri, tarımda, hayvancılıkta, arıcılıkta, tıpta olan yetenekleriyle kısa zamanda Kars’ta 35 köy kuruyor bu güzel insanlar. Bugün bile buralarda güzel kızlara ‘Malakan Kızı’ gürbüz atlara da ‘Malakan Atı gibi’ denmesi bundan sebep.
Ama kiliseye gitmeyip, domuz eti yemeseler de, ne dinlerinden, ne süt içmekten, ne de savaşa , kan dökmeye karşı durmaktan vaz geçmiyorlar. Köylerinin güzelliği, tarlaların, mandıraların bolluk bereketi kıskançlık oluşturmuş olsa gerek kimileri tarafından bu gavurdur, Rus ajanıdır, kız verilmez, elinden bir şey yenmez’ diyerek ötelenip işkence ediliyor. Malakanlar inancı gereği 7 göbek ötesine kadar birbirleriyle evlenmiyor. Dışarıdan da kimse kız vermeyince soyları tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.
Zorla askere alınmak istenince de savaşmak yerine terk ediyorlar bu toprakları yeniden. Kimi geldikleri topraklara Rusya’ya, kimi California’ya kimi de Yeni Zelanda’ya kadar dünyanın dört yanına savruluyor geride mandıralarını, tarlalarını, evlerini, köylerini hatta gelin verdikleri kızlarını bırakarak.
Malakanlar’a sürgün yıllarında en büyük desteği dünyaca ünlü Rus yazar Lev Tolstoy veriyor. Tolstoy, ‘bozulmamış Ortodoksluğu’ yaşadıklarına inandığı Malakanlar’a eserlerinin telif ücretlerini gönderiyor. Özgürlük ve hak arayışlarını destekler, daha özgür olacakları ülkelere göç etmelerine yardımcı oluyor. Hatta Tolstoy’un ‘Diriliş’ adlı romanının gelirini Malakanlar’a bağışladığı biliniyor.
İşte bugün dünyanın en leziz gravyeri, enfes kaşar peynirleri, çiçek kokulu balı, kaymağı, hatta getirdikleri çay semaveri de onlardan bu topraklara miras kalıyor. Kars’a bıraktıkları çalışkan, aydın, yeniliklere açık ve dürüst ruh hemen fark ediliyor.
Malakanlar bu toprakları terk edip gidiyor ancak geride değirmenleri, mandıraları, evleri ve kurulu düzenlerini öylece bırakıyor. Tam bu dönemde 1920’lerde kökeni Oğuz Türklerine dayanan Terekemeler de Kafkasya bölgesinden sürülmüş yurt arıyor kendine. Gelen öncü kuvvetler bu köyü görünce burada kalıyor. Hazır ev bark, terk edilmiş mandıralar kurulu düzen, onların emanetinde bu güne kadar sürüyor gidiyor.
Terekemeler’in de yaşam kuralları öncekileri aratmıyor. Kadına verilen değer Anadolu’nun pek çok yerinden çok daha fazla. Halen Boğatepe Çevre ve Yaşam Derneği başkanı olan Zümran Abla anlatıyor. Bizde bir kadın yolda bir erkeğe yol sorsa kimse ona yan gözle bakmaz. Kadın erkeğin önünde ardında değil, yanında yürür. Ailede yalnız erkeğin ya da kadının sözü geçmez, tüm kararlar ortak verilir, beraber uygulanır diyor.
Boğatepe Köyü şimdilerde 7 mandırası, Çevre ve Yaşam Derneği, halen faaliyette olan ekoloji ve peynir müzesi ve 500 dönüm araziye alınmış organik tarım belgeleriyle ziyaretçilerini bekliyor.
Köye maalesef Kars’tan düzenli araç seferi yok. Ancak gitmeden önce hem Boğatepe’yi hem de çevreyi size gezdirebilecek kendi taksisi ile hizmet veren Murat Bey’le iletişim kurmanız yeterli. Tel: 0542 619 68 82
Boğatepe Köyü’nde evlerde konaklama veya kahvaltı için ise isterseniz dernek başkanı Zümran Abla’ya istersenzi de başkan yardımcısı Safiye Abla ile bizzat irtibat kurabilirsiniz;
Boğatepe Köyü Çevre ve Yaşam Derneği Tel:0 532 501 62 13
Safiye Abla ; 0 539 502 96 51
© Copyright 2021. Tüm hakları saklıdır.
[…] ilginç öyküsü için BURAYI hemen […]