Özcan Bostancı. Gezmeyi birazcık olsun seven ya da ucundan kıyısından ilgilenenlerden bu ismi duymayan, açıkça hayranlık gizliden de kıskançlık duymayan yoktur sanırım. Hani şu işten istifa edip tüm dünyayı düşük maliyetli yollarla gezip deneyimleme modasını yaratan çocuklardan biri o. Arkadaşı İsmail Özger ile birlikte 2010 yılında çıktıkları yolda 26 ülke 96 şehir adımlayıp , yüzlerce insan tanıyan çocuklar. Hatta Gobi Çölünden Pasifik Okyanusuna bir hayalin peşinde BAŞKA TÜRLÜ BİR ŞEY arayan gezginler.
Aslında bu bu gezinin büyük bir kısmını birebir netten takip etmiş olmakla kendimle gurur duyuyorum. Ortak arkadaşımız Dinçer Mola (Şangay Rehberi) sayesinde onlardan haberdar olmuş gezileri sırasında günü gününe paylaşımlarını sabırsızlıkla beklemiştim. Dönüşte anlattıklarını merakla izlemiş, kitabı Başka Türlü Bir Şey‘i büyük bir sevinçle almıştım.
Bu usta gezgin geçenlerde Doğu Ekspresi treniyle Kars’a oradan da İran‘a gitti. Burada 10 günde 2500 kare foto çekti. İnanılmaz yerler gördü, polis ve asker tarafından sorgulandı ve müthiş deneyimlerle döndü. Elbette ona sorulacak yüzlerce soru var ama çok kısacık İran röportajı yaptım İran hakkında.
Haydi buyrun seyreyleyin şimdi:
Merhaba, Özcan Bostancı.
Daha önce gezdiğin onca müthiş ülkeden sonra artık seni hiç bir yer şaşırtıp hayran bırakamaz sanıyordum. Ama İran paylaşımların öyle görünmüyor. Neden, neler vardı İran’da bu denli güzel?
Selamlar, öncelikle güzel sözler için çok teşekkürler. Doğrusunu istersen ben de İran’ın bu kadar etkileyici olmasını beklemiyordum. Sanırım bunun en önemli sebebi İran’ın bu zamana kadar dış dünyaya büyük ölçüde kapalı kalması. Oysa 6000 yıllık bir tarihe sahip, gerek kültürel gerekse doğal güzellikler açısından çok zengin bir ülkeden bahsediyoruz. Tüm dünyada televizyonlarda, internette adeta bir korku imparatorluğu olarak tanıtılan İran aslında keşfedilmesi gereken ülkeler listesinde ilk sıralarda aslında.
İran’da gezerken kadın ve erkek pek çok yabancı gezgine rastladım diyorsun. Oysaki biz hala korkuyoruz . Açıkça söyle İran güvenli mi?
Bu soruya çok dürüstçe bir cevap vereyim, Doğubeyazıt’taki Gürbulak Sınır Kapısı’nı geçmek üzereyken kendime “Tek başıma ne yapıyorum ben burada, çok tehlikeli aslında bu” dediğim bir an var, bu aslında hepimizin “kapı eşiği” olarak bildiği an. Zaten o ince ve keskin çizgiyi geçtiğinizde seyahat keyfi dediğimiz şey başlıyor. Sınırı geçmeye karar verdikten sonra İran’da geçirdiğim 10 günde en ufak tehlikeli bir şeyle karşılaşmadım. Evet, Meşhed yakınlarında polis sorgusundan geçtim ama bu da rutin bir uygulamaydı. Bunun dışında İran’ın fazlasıyla güvenli olduğunu söyleyebilirim. Sokaklarında günün her saatinde rahatlıkla dolaşabileceğiniz, insanlarının size yardım etmek için elinden geleni yaptığı bir ülke İran.
Ülkenin son imzaladığı silahsızla anlaşmasını tüm dünya ‘Tarihi bir gün’ nidalarıyla alkışladı. Ve İran artık el konulan milyonlarca dolarlık parasını geri alacak. Sence bu ülkede turizm anlamında neyi değiştirir?
Bunun iki yönlü etkisi olacağını düşünüyorum. Öncelikle ülkede henüz değerlendirilmemiş ciddi bir turizm potansiyeli var. Özellikle Avrupa ve Amerika’dan pek çok turist ülkeye gelecektir, zira İran pek çok kaynakta şimdiden 2016’ın en merak edilen destinasyonu olarak lanse edilmeye başladı bile. Diğer taraftan bu durum ülkenin şu ana kadar korunmuş özgün kültürüne zarar verebilir. Çünkü ülkeye pek çok insan gelecek, bu da yeni oteller, yeni tesisler ve yeni yapılanma demek. Dolayısıyla bu popülerlik ülkeye ulaşmadan önce, yani şu sıralar İran’ı ziyaret etmek için en uygun dönem diye düşünüyorum.
Bu 6000 yıllık tarihi ve müthiş kültürü olan ülke Türklere nasıl bakıyor?
Son dönemde Ortadoğu’da yaşanan karışıklıklar ve mezhep çatışmaları ister istemez İranlıların da gündeminde, ancak görüdüğüm kadarıyla bu durum Türkiye ile ilişkide bir değişikliğe yol açmamış durumda. İran ve Türkiye halen çok yakın ilişkilere sahip. İranlıların sık sık ziyaret ettiği ve buradaki nispeten özgür yaşamdan çok keyif aldıkları bir yer Türkiye. Zaten yapı olarak çok misafirsever olan İranlılara Türkiye’den geliyorum dediğinizde mutlaka bir gülümseme ile karşılaşıyorsunuz.
Pahalı bir ülke mi?
Bu sorunun en iyi cevabı örneklerle verilebilir sanırım. Ülkede ulaşım çok pahalı değil, özellikle petrol fiyatlarının düşük olması sebebiyle ulaşım masraflarına da yansımış durumda. 5-6 saatlik şehirlerarası otobüs yolculuklarının fiyatı 10-15 TL civarında. Diğer yandan 3 yıldızlı bir otelde gecelik konaklamayı da 50-60 TL civarında yapılabilir. Elbette daha uygun seçenekler de mevcut. Dolayısıyla genel olarak makul bir bütçeyle gezilebilir.
İran’da şimdilik kredi kartı geçmiyor ve internet kullanımı sıkıntı demişsin. Başka seni en şaşırtan şey ne oldu ülkede?
Para konusu en büyük problem sanırım. Nakit para ile gitmek olmazsa olmaz bir şart şu anda. Onun dışında en şaşırtıcı şey sosyal yaşamdı. Siyasi rejimin oluşturduğu bir baskı ortamı olduğunu elbette gitmeden önce biliyordum ama yine de kadın ve erkeklerin 2 ayrı bölümde oturduğu otobüsler ya da 3-4 yaşında baş örtüsü takan küçük çocuklar görmek çok garipti. Etkileyici olansa bu tür bir baskıya rağmen sosyal kültürün ne kadar canlı olduğunu görmekti. Tarih kokan sokaklarda, köprülerde ve meydanlarda insanların yaşamın keyfini çıkarmasını görmek, onlarla konuşmak ve her zamanki gibi önyargıları kırmak benim için unutulmaz bir deneyim oldu.
Son olarak belki turizm şirketlerinin kulağına gider de klasik Avrupa turlarından farklı bir rota yaparlar diye soruyorum. 4-5 günlük bir İran Paket Tur’u yapsaydın rota nasıl olurdu. Olmazsa olmazlar yani?
Sanırım bu turun olmazsa olmazı Zayende nehri üzerindeki tarihi köprüleri, dünyanın en büyük 2. meydanı Nefs-i Cihan ve mimarisiyle göz kamaştıran camileriyle İsfahan olurdu. Dünyada gördüğüm en güzel şehirlerden biri sanırım. Tabi İsfahan’ın yanında bir de Şiraz ve Persepolis eklenirse müthiş bir rota olabilir.
Her gezgine sorulan soruyu ben de sorayım. Peki şimdi sırada nereler var? (Bu sorunun cevabını profilini sıkı sıkı takip ettiğimden ben biliyorum ama kıskançlık işte sormadan edemedim)
Önümüzdeki dönemde Ürdün ve Etiyopya seyahatleri var, kış aylarında da Filipinler ve Meksika planlar arasında ama sanırım en güzeli her zamanki gibi plansız seyahatler olacak.
Çok teşekkür ederim. Yolun açık olsun, arkanda paylaştığın her fotoyu merakla bekleyen kitleyi habersiz fotoğrafsız bırakma. Bizlere yeni ufuklar açmaya devam et, sevgiler.
© Copyright 2021. Tüm hakları saklıdır.
Bir cevap yazın