6 Kasım 2016 Tarihli Sözcü Seyahat gazetesindeki Letonya Sigulda yazım işte burada. Kaçıranlar ve bir de buradan okumak isteyenler için extra resimli üstelik:)
Grinin tonlarının bilmem; ama sarının, yeşilin ve kırmızının milyon tane tonu var. Bu enfes pastoral tonlar, en katı bünyeleri bile romantik bir aşığa çevirebilecek kadar büyüleyici. Tıpkı bir orman denizi olan Sigulda’nın altın renkler gibi…
Letonya’nın başkenti Riga’ya yalnızca 53 km uzaklıktaki Sigulda. Aslında oldukça küçük ve sakin bir şehir. Fakat ülke ormanlarının yarısından fazlası bu bölgede. Bölge, Ortaçağ’dan beri hiç bozulmadan kalmış kaleleri, mağaraları, sık dokulu şahane ağaçları ve kıvrılarak akan nehirleriyle ‘Küçük İsviçre’ unvanını çoktan kazanmış.
Letonya Sigulda şehir merkezinden 15 dakika mesafede bulunan Gauja Milli Parkı, henüz giriş kapısında etkilemeye başlar sizi. Enfes bir çiçekli yolun sonundaki Sigulda New Castle, görülecekler listesinde birinci sırada. Bahçesinde yürüyüş yaparken elma ve erik ağaçlarından nasibiniz alırsınız keyifle. Terastan izleyeceğiniz Gauja Vadi manzarası ise paha biçilemez.
Manzara terasını hemen sağında ise halen oldukça iyi durumda olan bir Ortaçağ kalesi var: Letonya Sigulda Mediaeval Castle. Kale ziyarete açık. Kulelerinden birine çıkmak da mümkün.
Kıvrımlı bir yoldan aracınızla parkın kalbine doğru inerken bu sık ormanlardaki büyülü renkler her an değişir. Ulusal parkta Bungie Jumping’den teleferik gezintisine kadar pek çok olanak var. Hem gençlerin hem çocukların keyifle zaman geçirebilecekleri Tarzan’s Park’ da bunlardan biri. Öte yandan deneyimli eğitmenler tarafından her yaştan çocuklara ipe tırmanma, okçuluk, ağaçtan ağaca yürüme hatta ip üstünde bisiklet sürme gibi ekstrem sporların ilk adımları öğretiliyor. Ama siz biraz daha garanticiyseniz açık teleferikle yukarıya tırmanmayı tercih edebilirsiniz elbette.
Uzun ama keyifli bir yürüyüşten sonra bölgenin en çok turist çeken müzesine ve bahçesine varacaksınız. Bu bahçe içinde birbirinden renkli ağaç ve bitki türlerinin yanı sıra minik ve alabildiğine sade bir Luteyen Kilisesi, Turaide’nın gülü Maija’nın mezarı, birbirinden hoş müze evler bulunuyor. Kalenin etrafındaki müze odalarını gezmek de mümkün. Üşenmeyip kulenin tepesine tırmanırsanız her bir penceresinden gözlerinize ayrı bir ziyafet sunan vadi manzarası ile ödüllendirileceksiniz.
Baltıkların en büyük mağarası olan Gutmana Mağarası da bu bölgede yer alıyor. Mağara sizi yalnızca büyüklüğüyle değil hazin öyküsü ve halen duvarlarına kazılı olan aşıkların mühürleriyle de etkileyecek. Ortaçağ’da geçen hikâyemizde Turaida Kalesi’ne yakın bir köyde güzeller güzeli, Maija adında bir kız yaşarmış. Maija ve kalenin bahçıvanı birbirlerine aşık olmuş ve bu mağarada buluşurmuş. Ancak kale askerlerinden biri bunu fark etmiş. Bahçıvanın ağzından mektup yazarak kızı kaleye çağırmış. Tam kıza tecavüz edecekken kız boynundaki eşarbın ölümsüzlük büyüsü olduğunu ve inanması için eşarp boynundayken kılıç vurmasını istemiş. Bir kılıç darbesiyle oracıkta can veren Maija’nın düştüğü yerde bir pınar kaynamış. Bugün bile pırıl pırıl, buz gibi akan bu pınardan içenler 19 yaşındaki bu genç kızdan gençlik ve güzellik alırmış.
© Copyright 2021. Tüm hakları saklıdır.
Bir cevap yazın